Çevremiz, Detaylar ve Hayatımıza Etkileri

Çevremizin davranışlarımız, düşüncelerimiz ve nasıl biri olduğumuz üzerinde büyük bir etkisi var. Gelişmemiz ve değişmemizde bulunduğumuz çevre oldukça etkili. Zaman zaman, çevremizin bize etkisini kestirebilsekte, yapılan araştırmalar çoğu zaman çevremizin üzerimizdeki etkisinin sandığımızdan daha büyük olduğunu ve bizim bu etkinin farkına bile varmadığımızı gösteriyor.

Öncelikle Toronto üniversitesinden Chen-Bo Zhong ve Northwestern üniversitesinden Katie Liljenquist’in yaptıkları araştırma ile başlayalım. 2006 yılında Journal of Sience’da yayınlanan araştırma kısaca şu şekilde. İnsanlara geçmişlerinde yaptıkları, etik olmayan, kötü bir olayı hatırlamalarını istediler. Sonrasında kendilerini nasıl hissettiklerini bu insanlara sordular. Sonrasında katılımcıları iki gruba ayırarak, bir gruba ellerini sabunla yıkama olanağı verirken, diğer gruba böyle bir olanak sunmadılar. Deneyin burada bittiğini, ödeme yapmadan bir sonraki deneyde görev alıp almak istemeyeceklerini sordular. Ellerini yıkamayan denek grubunun %74’ü ücretsiz olarak bir sonraki deneye katılmayı kabul ederken, ellerini yıkayan insanların sadece %41’i bir sonraki deneye katılmayı kabul ettiler. Araştırmacılar bu durumu ellerini yıkayan grup temizleme hissi yaşadıkları için, bir iyilik yapma ihtiyaçları üzerlerinde kalmaması şeklinde yorumluyorlar.

Bir başka araştırma ise 2003 yılında Aaron Kay, Christian Wheeler, John Barghand ve Lee Ross’dan. Bu araştırmada insanlara “c–p—tive” kelimesini tamamlamaları isteniyor. Deneye başlamadan önce iş dünyası ile ilgili resimlerin gösterildiği grubun %70’i bu kelime “competitive” olarak tamamlarken, kontrol grubunda bu oran sadece %42 olarak kalıyor.

Bu araştırmaların ortaya çıkardığı etkiye psikolojide Priming ismi veriliyor. Farkında bile olmadığımız küçük detaylar ne düşüneceğimizi, nasıl hissedeceğimizi ve alacağımız kararları önemli ölçüde etkiliyor. (Bu konu ile ilgili olduğunu düşündüğüm Nasıl Anlatıyoruz? yazımı okuyabilirsiniz.) Farkında olsakta olmasakta hepimiz kendi hayatımızın tasarımcıyız. Konuşurken seçtiğimiz kelimeler, dinlediğimiz müzik, sorduğumuz sorular, zaman geçirdiğimiz insanlar ve hergün düşünerek yada düşünmeden karar verdiğimiz bütün detaylarla birlikte bütün hayatımızı tasarlamış oluyoruz.

Sayın İsmail Arı’nın “Yüzünü ışığa dönmeli insan” yazısını (alternatif link) bu açıdan tekrar okumakta fayda var. Dolu dolu bir hayat için yüzümüzü ışığa dönmeliyiz. Fakat bunun tek başına yeterli olacağını düşünmüyorum. Aynı zamanda insanın “karanlığa da arkasını dönmesi” gerektiğini düşünüyorum.