500,000 Kullanıcıya Ulaşmanızı Sağlayacak 10 Growth Hacking Stratejisi

Girişimler için hızlı ve ucuz bir şekilde kullanıcılarına ulaşabiliyor olmak hayati derecede önemli. Yeni girişimlerin kullanıcılarına ulaşmak için yaptığı bu ilk çalışmaları kısaca “Growth Hacking” olarak düşünebilirsiniz. Growth Hackingle ilgili ürettiğim en son içeriklere girisim.co‘da yazmış olduğum yazıları inceleyerek ulaşabilirsiniz.

Growth Hacking konusunda ilk olarak paylaşmış olduğum sunuma aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Hire a Growth Hacker Not Marketer

Wired UK Haziran sayısında ilgili olduğum için dikkatimi çeken bir yazı oldu. Josh Elman (Twitter profiline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz) Twitter, Facebook, Linkedin gibi bildiğimiz birçok girişimde pazarlama ve büyüme çalışmalarını gerçekleştirmiş birisi. Yazısında internet dünyası için growth hackerlardan ve neler yapabileceklerinden bahsediyor. Beğenerek okuduğum bu yazısı sizler için burada paylaşmak istedim. Ayrıca yine Josh Elman tarafından yazılan ‘What is “Growth Hacking” really?’ başlıklı yazıya da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Hire a growth hacker, not a marketer

“In the internet bubble of the late 90s, it was common wisdom that to grow the fastest, you had to raise more money and spend more money on marketing than anyone else. This strategy worked for a few, such as Yahoo!, eBay and Amazon. But most companies from that period are in the internet graveyard after burning through hundreds of millions.

In today’s Silicon Valley, spending money to acquire users or customers is usually seen as a last resort instead of a go-to option. To grow fastest and biggest, top companies today instead focus on building feature after feature that helps attract new users or more quickly convert them into active users. This is frequently called “growth hacking”. It relies on a particular combination of creative engineering and data analysis to find, test, build and optimise the right features that help a product grow. Many companies have started to realise that they can’t just build a great product and expect growth to happen, nor can they afford to pay for it, but that they have to engineer it.

Companies such as Facebook, Twitter, LinkedIn, Dropbox and Instagram have all reached over 100 mil-lion active users (Facebook over a billion), and with little to zero “traditional” paid advertising. Rather than purchasing banner ads, these companies have built features that encourage users to share the products virally with their friends and colleagues. Rather than running expensive TV commercials, they create viral videos that spread rapidly on YouTube and Twitter. Rather than mailing CDs to every potential customer, companies leverage search-engine optimisation to make sure the right users land on their pages and convert to active users when searching from Google. Each of the companies listed has a dedicated team focused on building and running these programmes. In contrast to a traditional marketing team with managers, analysts and agency relationships, these growth teams include engineers, designers, product managers and data scientists. Growth teams constantly think about how to get the users of their products to market the products for them, or in other words, to make them more viral. They spend a lot of time learning how products spread through Facebook, Twitter, email, SMS and more, and then build features to optimise that process. To keep producing these results, it takes a deep technical understanding of how those systems work and how to measure the effectiveness of the platform. Growth teams try to determine the optimal number of friends for someone to send a Facebook request to; at what time of day is best to tweet; or how to ensure an email reaches the inbox, and not the junk folder.

In the early days of a company, finding the path towards sustainable growth is crucial. LinkedIn started with Reid Hoffman inviting 1,000 trusted contacts to join. Dropbox grew fastest when it optimised a model where users received extra storage space when a friend signed up.

One of the most coveted hires for many startups now is someone who understands growth, often called a “growth hacker”. Many startups and internet companies are hir-ing these over a traditional VP of marketing. I believe these trends will spread from consumer internet companies back to most marketing departments and agencies. Marketing teams will include engineers and designers, and talk as much about “road maps” and features as about ads and budget. And we’ll see more people reaching 100 mil-lion users without spending a lot.

MANY COMPANIES HAVE STARTED TO REALISE THAT THEY CAN’T JUST  BUILD A GREAT PRODUCT AND EXPECT GROWTH TO HAPPEN”

Girisim.co’da yazmış olduğum Takip Etmeniz Gereken 20 Growth Hacker konulu yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Yunuslar fındık yemezler ve sincaplar yüzemezler.

Gün geçmiyorki Quora’da yeni ve zekice birşeye rastlamayalım.

quora-ördek

Akıllıca bir soru: “What is the most important lesson that you have learned up to this point?”

Cevap oldukça zekice: “If it looks like a duck, walks like a duck and talks like a duck. It’s a f*cking duck.”

Yunuslara fındık satmaya çalışmak manasız diyor Seth Godin. Önce talebin sonra arzın oluştuğunu düşünürsek, yunuslara daha sağlıklı olmaları için fındık satmaya çalışırsak batacağımız çok net.

“Eğer merak alanınız yazılımsa, yeni bir algoritma geliştirmeye yada bir algoritmayı iyileştirmeye yakınsınızdır, eksik olan şiiriniz için son dörtlüğü yazmaya değil.” derken aslında ben konunun bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.

Yunuslar fındık yemezler ve sincaplar yüzemezler.

 

 

Argüman bulabilmeniz için 3 Milyar WordPress içeriği sizi bekliyor!

İnternet üzerindeki tüm yazılanları okumak ne kadar zamanınızı alır hiç merak ettiniz mi? Bu konu ile ilgili Quora’da sorulmuş çok güzel bir soru ve yine oldukça güzel bir cevap var. Cevap tam olarak 226,532 yıl! Eğer dakikada 250 kelime okursanız tabi!

İnternet üzerindeki içerik üretmek için en popüler olan aşağıdaki 3 platformdaki içerik sayılarına bir bakalım.

44 Milyar 600 Milyon Tumblr içeriği var.

2 Milyar 970 Milyon WordPress içeriği var.

29 Milyon Wikipedia sayfası var.

Şimdi iyi düşünelim. Milyonlarca hatta milyarca içeriğin olduğu internette eğer tek amacımız bizimle benzer, düşündüğümüzü/söylediğimize paralel olacak fikirler bulmak olursa sizce başarısız olma olasılığımız kaç? Eğer gerçek bir salak değilseniz bu oran tam olarak sıfır. Milyarlarca içerik arasından orasından tutup, burasından çekip, illaki günün sonunda kendinizi iyi hissedebilirsiniz. Bu yüzden düşünürken, araştırırken, konuşurken bir kez daha durup düşünmekten tarafım. Gerçekten amacınız ne? Yapmakta olduğunuz şey sizi gerçekten amacınıza götürecek şey mi?

E-Ticaret Sitelerinde Conversion Rate Değerini Artırmak İçin 5 Konu

Optimizasyon konusu artık hiç olmadığı kadar önemli. İnternet üzerindeki çalışmalarda düşünülen bazı incelikler ürünün performansı açısından oldukça etkili sonuçlar doğuruyor. Useful olarak geliştirdiğimiz cookplus.com projesinde conversion rate (dönüşüm oranı) değerini artırmak için en temel anlamda dikkat ettiğimiz 5 konuyu bir sunum haline getirerek paylaşmak istedim.

Nasıl Anlatıyoruz?

Karikatür en beğendiğim sanatlardan bir tanesi. Karikatürlerden ve çizimini düşünürken daha önce anlamadığım birçok şeyi anlama fırsatını yakaladım. Sosyal ağların birinde bu karikatürü gördüğümde çok beğenip, kaydetme ihtiyacı hissettim.

karikatür

 

 

 

 

 

 

 

 

Günlük hayatımızda hemen hemen bu yukarıdaki karikatür gibi gerçekleşiyor. Her an kendimize ve çevremize birşeyler sunuyoruz ve neredeyse bu sunumlarımızın %99’unu bir sunum olduğunu fark etmeden gerçekleştiyoruz. Kendi kendimize ve çevremize anlattığımız hikayeler, yaşantımızı belirliyor. Eğer hikayelerin farkına varır ve parametrelerimizi bize ve çevremize verimli olacak(fayda üretecek) şekilde belirlersek sürdürülebilir başarı için gereken kültürü oluşturacak tohumları atmış ve bu tohumları sağlıklı olarak büyütmeye başlamış oluruz.

Konu ile bağlantılı olduğunu düşündüğüm ve beğenerek okuduğum makalaye bu linkten ulaşabilirsiniz.

 

Açık İnovasyona Güzel Bir Örnek: Sizinle Tasarlıyoruz

İnsanların süreçlerin içerisinde olduğu kampanyalar şüphesiz çok daha fazla dikkat çekiyor. Konu ile ilgili Merak uyandırmak yada uyandırmamak konulu yazımı buradan okuyabilirsiniz. Aslında değer üreten ve başarılı olan çalışmalar bu şekilde kurgulanan kampanyalardan geliyor. Geçen günlerde gördüğüm ve oldukça beğendiğim Sizinle Tasarlıyoruz kampanyasını incelediğimde yine benzer şeyleri düşündüm. İTÜ web sitesini yenilemek için keyifli bir platform aracılığı ile fikirleri toplayıp, yine insanların fikirleri oylaması ile web sitesinde yapılacak olan değişikliğe karar veriyorlar.

Sizinle TasarlıyoruzKampanyayı detaylı incelemek ve sizde fikrinizi gönderip, fikirleri oylamak için: http://sizinletasarliyoruz.itu.edu.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bu tarz uygulamanın güçlü yanlarını, işinize kendiniz nasıl uygulayacağınızı düşünüyorsanız “açık inovasyon” kavramı ile ilgili araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Bence açık inovasyonun çok güzel bir örneği olmuş.

Başarılı bir ekip üyesi nasıl olunur?

Girisim.co ‘da yazdığım, blog yazım. Buraya tıklayarak, girisim.co’da okuyabilirsiniz.

Başarılı bir “ekip üyesi” olmayı fazlası ile önemsiyorum. Büyük bir organizasyonun en üstünde görev alan biri ile en altında görev alan birini ayrı ayrı başarılı yapan şey başarılı bir “takım oyuncusu” olmalarıdır. Eğer iyi bir takım oyuncusu iseniz yaptığınız hemen her işte bu özelliğiniz görülebilir.

Başarılı bir “takım oyuncusu” olmak diğer tüm konularda olduğu gibi öğrenilebilir/geliştirilebilir bir yetenektir. Bana göre başarılı bir “takım oyuncusunda” olması gereken özellikler şu şekilde:

1-) Sürekli Öğrenme Yeteneği: Dünyamızda artık herşey eskisine göre çok daha hızlı olarak değişiyor. Özellikle internet ve girişim dünyasında bilginin yenilenme hızı daha önce hiç olmadığı kadar yüksek. Böyle bir dünyada statik kalmak olabilecek en kötü senaryolardan biri. Sürekli olarak hem güçlü olduğunuz alanlarda neler olup, bittiğini takip etmelisiniz hem de yeni şeyleri hızla öğrenmeye çalışmalısınız. “Bu benim alanım değil” demeyin, hemen her alan ile ilgili bilgi sahibi olun, dinamik olarak kendinizi geliştirin.

2-) Yetenek/Bilgi Dizisi: Artık tek bir alanda uzmanlığı olan kişilerin, yüksek performanslı işler çıkartabileceğini düşünmüyorum. Öncekine göre çok daha az kişiyle çok daha az bir zamanda işler yapılır hale geldi. Projelerimizde ilerleyebilmek için ihtiyaç duyduğunuz çevikliğe geniş yetenek dizisine sahip olarak ulaşabilirsiniz. Herkesin en azından basic düzeyde bilgi sahibi olması gerektiğini düşündüğüm alanlar şu şekilde: Google Analytics, SEO, sosyal medya, kullanılabilirlik ve kullanıcı deneyimi, A/B testing, Emailing (iletişim ve teknik kısım), Google AdWords ve re-marketing, online pazarlama, web ve web yazılımlarının nasıl çalıştığı ile ilgili teknik bilgi.

3-) Kreatif / Stratejik/Eleştirel Düşünme:Projelerimizde ihtiyaç duyduğumuz en temel üç düşünme şekli var. Bunlar kreatif, stratejik ve eleştirel düşünme. Düşünme şekliniz bir pratik sonucu gelişir. Bu üç düşünme şekli için sık sık pratik yapmalı ve “düşünme yeteneğinizi” geliştirmelisiniz. Başarılı bir ekip üyesi nerede kreatif nerede stratejik düşünmesi gerektiğini bilir yada bir ekip üyesini başarılı yapan bu bilgidir. (;

4-) Disiplinli Çalışma: Yapılan işlerde disiplin eksikliği olması, iş kreatif olsa bile, verimi en çok düşüren bir konu. İç disiplininizin yüksek olması hem deadlinelara sadık kalmanızı sağlar hem de daha kısa sürede daha kaliteli işler çıkarmanızı sağlar. Kendi iç disiplininizi sadece kendiniz artırabilirsiniz ve bunu artırmak için ilk ihtiyaç duyduğunuz şey “disiplinsiz” çalışmanıza “nedenler” bulmamanız. Disipli ve keyifli bir şekilde çalışma için kendi metodunuzu geliştirin.

5-) Sorumluluk Alma: Bir ekip üyesi olarak kendinizi iyi tanımanız ve öne çıkmanız gereken noktalarda rahat bir şekilde öne çıkıp sorumluluk alabiliyor olmanız gerekir. Sadece size delege edilen işlerle yetinmeyin, gerçekten “iyi” yapabileceğiniz işlerle ilgili sorumluluk alın. Buradaki önemli nokta sorumluluğu üzerinize aldığınız gibi, çalışmanın sonucunuda üzerinize alın. Hiçbirimiz her zaman başarılı değiliz ve hiçbir zaman “hatasız” iş yapamayacağız. Önemli olan her zaman farklı, daha zor bir hatayı yapıyor olmanız. Hatalarınızdan ve başarılarınızdan doğru şeyleri öğrenip, daha farklı hatalar yapın.

6-) İletişim Yeneği: Bunu son yetenek olarak yazıyorum. İletişim yeteneğini diğer tüm yeteneklerinizi kullanmanız için bir anahtar gibidir. Diğer yeteneklerinizi kullanmaya başlayabilmeniz için önce iletişime geçmeniz gerekir. Probleminizi doğru bir şekilde anlatabilmek yada çözmeniz gereken problemi doğru anlamanız yapacağınız çalışmanın en temel ögesidir.

Tüm bu özellikler birer yetenektir ve “pratik” yapılarak diğer tüm yetenekler olduğu gibi bu yeteneklerinizi de güçlü hale getirebilirsiniz. Öğrenmeye odaklı bakış açınız ile bir “girişimekibinde bulunmak hayatınızda yaşayabileceğiniz en değerli deneyimdir. Yeteneklerinizi geliştirirken hiçbir zaman “tamam, bu kadarı yeter” demeyin, iyi bir “öğrenen” olun ve sürekli olarak “daha iyisini nasıl yapabilirim” sorusuna yanıt arayın.

Projelerin Hiyerarşisi

Pazarlama ile ilgilenen hemen herkes Maslow’un ihtiyaçlar hiyeraşisini duymuştur. Maslow’un bu ihtiyaçlar hiyeraşisini doğru ve yanlış bulan birçok şey okudum. Benim çıkardığım sonuç şu. Birşeyi irdelerken eğer amacınız o şeyin “mükemmel” olmadığını ortaya çıkarmaksa, bir şekilde mutlaka başarılı olursunuz, özellikle irdelediğiniz şey bir “teori” ise. Ben birşeyin nasıl mükemmel olmadığını araştırmayı zekice bulmuyorum. Bence dünyanın “beyinmirasını daha iyi nasıl anlarız ve bu mirasa nasıl “katkıda” bulunabiliriz şeklinde düşünmek hem kendimiz hem de dünyamız için çok daha faydalı olacaktır. Maslow’u ihtiyaçlar hiyeraşisine bu şekilde yaklaştığımızda, birçok açıdan bizim için faydalı ve kullanışlı olabiliyor.

Kısaca Maslow İhtiyaçlar Hiyeraşisi Nedir?

Maslow, ihtiyaçlar hiyeraşisinde insanların ihtiyaçlarının belli bir hiyeraşi içerisinde olduğunu ve bu hiyeraşide altta birini bitirmeden, üstteki diğerine geçilemeyeceğini söylüyor. Buradaki sıralama şu şekilde

1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su vb.)

2. Güvenlik gereksinimi (sağlık , mülkiyet güvenliği , vb.)

3 Ait olma gereksinimi (arkadaşlık, aile vb.)

4 Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, başarı vb.)

5 Kendini gerçekleştirme gereksinimi (problem çözme, önyargısız olma, entellektüel ihtiyaçlar vb.)

İnsanlar ihtiyaçlarının önemini bu hiyeraşiye göre belirliyor. En temel fizyolojik ihtiyaçlarını gideremeyen bir insan için bir probleme çözüm getirmek bir ihtiyaç olmuyor.

Yapılan projeler (burada proje kavramını çok geniş düşünebiliriz) temelinde bir ihtiyaca verilen cevap olduğunu düşünürsek, projeler için de benzer bir hiyeraşiye sahip olduklarını düşünebiliriz. Örneğin yol üzerinde giderken simit aldığımız simitçi 1. dereceden ihtiyacımızı çözerken (burada proje olarak yol üzerinde simit satmayı düşünebiliriz), fikir dünyamızdaki bir fikri anlatmak için duyduğumuz görselleştirme ihtiyacımıza cevap veren bir yazılım 5. dereceden bir ihtiyacımızı çözmektedir.

Bu şekilde düşünüldüğünde www.hesaplabakalim.com projesinin ne kadar önemli olduğu birkez daha ortaya çıkıyor. Hesaplabakalım insanların merak ettikleri, öğrendiklerinde hayatlarını iyileştirecek fakat nasıl öğreneceğini bilemedikleri konularda hesaplayıcıların olduğu hem keyifli hem verimli bir internet projesi. Hesaplabakalım ile nasıl hesaplayacağınızı bilemediğiniz birçok konuya kolayca çözüm bulabilirsiniz.