Hava hokeyinden öğrendiklerim

Bir girişimci adaylı olarak eğitim sistemimizi özellikle birçok açıdan eleştiriyorum. Eleştirmekle bir yere varılmayacağının çok iyi farkındayım ancak hiç eleştirmemekle de bir yere varmayacağımız kesin. Eğitimle ilgili birçok yazı yazdım fakat sanırım en etkileyicisi bu olacak. Çünkü bire bir yaşadığım bir olayı yazacağım.

Kısa süre önce browserda oynanan şu oyuna internette denk geldim ve gerçek hayatta da bu oyunu oynamayı çok sevdiğim için molalarımı bu oyunu oynayarak yaptım.
Bir akşam Leonardo da Vinci’nin hayatı ve bilime bakışı ile ilgili bir kitabı okurken oyunu oynarken farkında olmadan oyundan öğrendiğim şeyler 3 madde halinde bir anda aklıma geldi ve bunları hemen yazıp “önemli yazılar kutuma” attım. Şimdi size o 3 adet maddeyi paylaşacağım. Bu oyunu oynarken ben ne öğrendim ?

1-) Pratik yapmak önemlidir. Oyunu oynarken farkında olmadan geçen zamanla beraber oyundaki yeteneğimin ciddi olarak arttığını ve level olarak ilerdeki bölümlere ilerlediğimi gördüm. Kod yazarken, tasarım yaparken ve hatta düşünürken bile pratik yapmak gerçekten çok önemli. Pratiği fazla yapmadan bir konuda yüksek yetenek sahibi olmayı beklemeye gerek yok.

2-) Özellikle oyunun ilerleyen bölümlerinde oyunun çok hızlandığını ve bölümleri atlamak için onlardan daha hızlı olmaya çalışmak yerine oyunu yavaşlatıp, sakince bölümü geçtiğimi gördüm. Buda çoğumuzun hayatta yaptığı bir hata. Kazanmak için illaki rakibinden daha ilerde olman gerekmiyor. Daha yavaş olarak da onu yenebilirsin fakat onu yenmek için bazı şeyleri ondan farklı yapman gerek. Birçok başarılı girişimde çalışan core mantığın bu olduğunu düşünüyorum.

3-) Keyif aldığın şeyi yapmanın bir yeteneği geliştirmek için mutlak şart olduğunu düşünüyorum. Keyif almadığınız, sürece değil de sadece sonuca odaklandığınız işlerde pratik yapmak size zaman kaybı ve gereksiz olarak gözükecektir. Bunun önüne geçmenin tek yolu da keyif aldığınız şeyi yapmanız da yatıyor. Bir işe başlamadan önce temel motivasyonunuzun korku, hırs, para gibi nesnesel şeyler olmadığına emin olmanız doğru şeyi yaptığınızın kanıtı gibidir.

İşte bu 3 maddeyi çıkarıp kitap okumama devam ettim. Şimdi düşünüyorum, aldığım bu derslere bakınca aslında o oyun beni ciddi anlamda “eğitmiş”. Her hangibir sınav yapmadan, hesaplamalar yapmadan bana bir şeyler öğretmiş. Sanırım gerçek öğrencilik bu ve ben bu oyunu oynarken gerçek öğrenciliğin tadını tattım. Gerçek öğrencilik tarifi çok zor olacak kadar lezzetli birşey. Yaşı, konumu ne olursa olsun hepimizin gerçek öğrenci olması dileği ile bu yazımı burada bitiriyorum.