Kaplumbağa kaybetseydi ?

Kaplumbağa ile tavşanın hikayesini dinleyerek, okuyarak büyüdük. Hikaye bir çocuk için gerçekten etkili. Kısaca hikaye şu. Tavşan bir gün kaplumbağa gider ve onunla yarışmak istediğini söyler. Kaplumbağa yarışı kabul eder. Yarışmaya başlarlar ve tavşan yarışta çok ilerde olduğu için biraz dinlenmek ister. Tavşan dinlenmeye dalınca kaplumbağa azimle yola devam ettiği için onu geçer ve birinci olur. Hikaye özü itibari ile çok önemli mesajlar veriyor. Azmin gücünü gösteriyor, yılmadan çalışmak gerektiğini gösteriyor bunları kabul ediyorum. Ama bu hikaye daha farklı anlatılsaydı ? Mesela tavşan uyumasa ve tavşan birinci olsaydı kaplumbağa yine başarılı olmuş olmazmıydı ? Sonuçta yine azmetmiş, yine yolda bırakıp dönmemiş. Sonuna kadar zorlamış ve daha da önemlisi kendi bir kaplumbağa iken tavşanla yarışa girme cesaretini kendinde bulmuş.

Bence hayatta sonuç itibari ile başarısız olan şeylerin büyüklüğü bizi başarılı yapabilir. Yine hemen girişimcilikten örnek vermek gerekirse “dünyayı daha yaşanılır kılmak için”, “hayallerine ulaşmak için” ve “gerçekten heyecan duyduğu şeyi yapmak için” gibi gerçek sebeplerle girişimciliğe başlamış biri projesi başarısız olmuş olsa bile benim gözüm de başarılıdır. Başarısızlık korkusundan, gelecek endişesinden ve daha birçok eksiklikten dolayı kendini yok sayıp, kendine verilen yol haritasını izleyen biri 5 yılda CEO olsa bile bence başarısızdır.

 

Salgın etkisi

Salgın etkisini biz genel de kışları görürüz. Bir virüs yada mikrop insanların sağlığı tehdit ediyordur ve kolayca insandan insana bulaşabildiği için buna bir salgın teşhisi konur ve insanlar da bu konuda uyarılır. Salgına karşı dikkatli olmaya, kendilerini virüsün yada mikrobun etkilerinden korumaya çağrılırlar.

Benim düşünceme göre salgın etkisi hayatımızı şekillendiren yeteneklerimiz ve düşüncelerimiz üzerinde ciddi derece etkili. Çoğu zaman moralimiz bozukken sevinçli bir arkadaşımızla konuşup sonrasında kendimizi iyi hissettiğimiz olmuştur. Bunu sağlayan salgın etkisidir ve dünyayı değiştirmeyi başarmış girişimlerin başarıların da salgın etkisi ciddi derece etkili.

Salgın etkisi daha başlarken sizin başarılı yada başarısız olmanızı belirleyecek bir etkidir. Olmazcı insanların kötümser bakışı yüzünden olması çok olası işlerin bile olmadığını çok kez gözlemlemişimdir. Bir girişimde olabilecek olmazcılıkta kapalı beyinliliktir. Eğer ekibinizde kapalı beyinli biri varsa salgın etkisi sizin için bir tehdit demektir. Tersi olarak eğer ekibiniz açık beyinli üyelerden oluşuyorsa yetenek ve bilgi olarak geriden başlamanın dezavantajını salgın etkisi ile kısa sürede bitirebilir ve kısa sürede öne geçebilirsiniz.

Girişim yapacak ekipteki öldürücü kanser hastalığı olsa olsa kapalı beyinliliktir . Bir girişimin başarılı olması için açık beyinli insanlarla oluşan bir ekip tarafından yapılıyor olması gerekir. Bu gereklidir ancak yeterli değildir.

Twitter’da birini neden takip ederiz ?

Twitterın Türkçe olması birçok kez tartışılsada Türkçe dil seçeneğinden sonra twitterdaki Türk sayısıda hızla artmaya başladı. Geçenlerde twitterın Kimi Takip Etmeli uygulaması ile yaptığı öneri Saba Tümer’di ve merak edip profiline baktım. Baktığımda neredeyse 120 bine yakın takipçisi vardı. Özellikle twitterda ünlüleri görmeye çok alıştık ve ünlülerinde genel de birçok takipçileri var. Bu yüzden bu durum şaşılacak bir durum değil özelliklede blog yazılacak bir konu kesinlikle değil. Ancak blogu yazmama sebeb olan şey Saba Tümer’in hiç twit atmamış olmasıydı. Yani hiç twit atmamış bir twitter userını 120 bine yakın insan takip edebiliyor.

 

 

Başarılı olmak isteyen bir girişimci için pazarlama olmazsa olmaz adımlardan biridir ve pazarlamada bana göre sorulacak ilk soru kime pazarlanacağıdır. Toplumumuzun genel kitlesini oluşturan büyük bir kesimin motifinin böyle olduğunu göz önüne alırsak, genç girişimciler için bu durumdan çıkarılacak birçok ders olduğunu düşünüyorum.

Düzeltme: Hesap Saba Tümer’e ait değildir.